Bitkisel Boyama: Renklerin İleri Dönüşümünün Dansı

bitkisel boya

Bitkisel boyama, her ne kadar kendisiyle pandemi döneminde tanışmış olsam da, tarih öncesinden beri var olduğu düşünülen, arkeolojik bulgulara göre ise 6000 yıllık bir geçmişi olan oldukça eski bir kültür. Her ne kadar elyaflar birçok bölgede çabuk çürümeye maruz kalmış olsalar da milattan önce 4000li yıllarda bu konuda en gelişmiş uygarlıklardan biri Hintliler olduğu bilinmekte. Hintliler boyamaya karşı olan tutukuları ile diğer elyaflara göre boyaması oldukça zor olan pamuğu bile başarılı bir şekilde boyayabiliyorlardı. Yıllar içinde yapılan çalışmalarda Sibirya’dan Mısır’a kadar pek çok bölgede bitkilerle boyanmış elyaflar ortaya çıktı. Öyle ki Tutankhamun’un mezarında bulunanlardan biri de kökboya ile boyandığı düşünülen kırmızı bir kemerdi.

1800’lü yılların ortalarına kadar bitki, hayvan ve mineraller, boyaların temel kaynaklarıydı. Ta ki William Henry Perkin isimli bir kimyager, yaptığı bir kimyasal işlem sırasında yanlışlıkla bir rengi keşfedinceye dek: leylak rengi! Böylelikle insanlık sentetik boyalarla tanışmış oldu ve yarım yüzyıl içinde bitkiler yerlerini neredeyse tamamen sentetik boyalara bıraktı. Bu hızlı dönüşümün en önemli sebepleri renklerin kalitesi ve üretim maliyetleriydi. 

Bitkisel boyalar için yaşayan boyalar demek çok da yanlış olmayacaktır. Bitkisel boya ile boyanan elyafların her birinin, bir seri üretimden çıkmışçasına tıpa tıp aynı olmasını beklemek belki de bu kültürün ruhuna biraz aykırı olarak düşünülebilir. Kaynayan her kazandan her zaman beklenen rengin çıkmaması da işe ayrı bir heyecan ve merak katıyor diyebiliriz! 

Bitkisel Boyamanın Aşamaları

Her ne kadar pek çok farklı etmene ve boyama yöntemine bağlı olarak boyamanın aşamaları değişebilecek olsa da en basit olarak bitkisel boyamanın aşamalarını şu şekilde sıralayabiliriz: 

  1. Bitkilerle boyanacak elyafın seçimi oldukça önemli. Bitkilerle boyama yapıldığında, rengin kumaşa tutunabilmesi için mutlaka  pamuk, keten, doğal elyaflar kullanılmalı. Boyanın kalıcılığı ve elyafa ne şekilde bağlanacağı ise kullanılacak formül ve yardımcı maddeler elyafın özelliğine bağlı.
  2. Aşındırma (Yıkama): Boyanın elyafa nüfuz edebilmesi için iyi bir aşındırma işlemi önemli. Her elyaf farklı bir şekilde aşındırılır ve düzgün aşındırılmamış pamuk, boyaya karşı en az ilgisi olan elyaftır. Bu yüzden pamuklu kumaşların boyama işleminden önce yıkanmış olması daha da önem taşır. 
  3. Mordanlama: Direkt boyalar kullanılmadığı sürece, uygulanması gereken bir sonraki aşama mordanlamadır. Mordanlar için basitçe, boyama işleminin herhangi bir aşamasında rengi sabitlemek veya değiştirmek için kimyasal karışıma eklenen maddeler diyebiliriz. Boyanan elyafın molekülleri ile elyafı boyamak için kullanılan madde arasında bir köprü veya bağ gibi hareket eden maddelerdir. Boyama öncesi, boyama sırasında ve boyama sonrasında uygulanabilir. En zararsız geleneksel mordan yöntemlerinden biri genellikler potasyum alüminyum sülfat formunda olan alüminyumdur. 
  4. Boyama yapılacak bitkinin seçimi ve uygulanışı için pek çok seçenek mümkün. Avokado kabukları, soğan kabukları, çay, çiçekler ve diğerleri! Özellikle de evin çöpüne gideceklere tekrardan şans vermek en kıymetlisi. 

bitkisel boyama

Fotoğraf: Darwin’s Botanicals

Darwins Botanicals

Bitkisel boyamadan bahsedip de Darwin’s Botanicals’tan bahsetmemek mümkün değil. Yaşamını tamamlamış bitkilerin kabuklarına, yapraklarına, çiçeklerine, tokalarında ve taçlarında hayat vererek ileri dönüşümün harika bir örneğini, şehrin tam da göbeğinde başarabilen bir marka Darwin’s Botanicals. Bu kültürü yaşatırken bir yandan da bitkilerin renkleriyle nasıl benzersiz güzellikte ve biricik tasarımlar yapılabileceğini de herkese gösteriyor. Ayrıca Instagram hesabındaki rengarenk fotoğraflarla da bitkisel boyamaya olan merakı hayli körüklüyor. Halen göz atmadıysan seni şuraya alabiliriz. Laf aramızda, kendisinin atölyesinde bir gün geçirmek de ekip olarak en büyük hayalimiz!

Bitkisel boyama yalnızca bitkilerin bazı tesadüflerle birleşip, bir daha ortaya çıkamayabilecek renkleri gözler önüne serişinden çok daha fazlası. Atığımızı azaltmak, bitkilere yeniden şans vermek, sürdürülebilir yaşamın temeli olarak atmadan önce yeniden değerlendirmek gibi pek çok alanda olmazsa olmazımız. Üstelik tüm bunları, ruhumuzu besleyebilecek güzellikte yapabilmek de işin keyifli kısmı. 

Kiminin çöpünün kiminin hazinesi olduğunu unutmadan, çöplerimizi hazinemiz haline getirmemiz mümkün.

 

Ayrıca bakabilirsiniz:

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *