MANİFESTO
Köklerden gelen süper güç, “Mana” kelimesinin anlamı olmasının yanı sıra, yolumuzu belirleyen mottomuzdur. Dezavantajlı toplulukların köklerindeki süper güçleri keşfetmeleri ve büyütmeleri noktasında konumlanan Mana 2018 yılında kadına şiddet ve iklim krizi gibi iki büyük konuyu mesele edinmiş ve Türkiye özelinde ölçekleme potansiyeli en yüksek olan çözüm önerisi olarak Türkiyeli kadınlarla, nesilden nesile aktarılan kültürel bir pratikle, el emeği tekstil ürünleri yaratmaları yolunda tasarım ve doğru pazara erişim noktasında alan yaratmıştır. Böylece herhangi bir eğitim, dil, din ayırt etmeksizin bu topraklardaki tüm kadınlara, en yaygın dil olan zanaatleri üzerinden sürdürülebilir gelir elde edebilmeleri için alan yaratmıştır. Kadın odağında bu etkiyi yaratırken de, var olduğu sektör olan tekstil ve modadaki tüm çarpıklığı tüketicilere göstermeyi bir misyon edinmiş ve “daha iyi” ihtimalini gösteren projeler üretmiştir.
2021 yılına kadar bireysel kadın üreticilere tasarım desteği vererek ürünlerin çevrimiçi ve fiziksel kanallardan satışını gerçekleştiren Mana, 2021 yılı başında birçok sürdürülebilir moda markasına rakip olmaktansa onların bu yolculuklarında kolaylaştırıcı olmayı seçmiş ve bu yolda, markalarla yaptığı işbirlikleri ile onların üretim atık ve artıklarından ileri dönüşüm ürünler tasarlayarak kadın kooperatifleri ile birlikte üretip markalara atıklardan ürettiği yeni ürünlerini teslim etmiştir.
Mana, farklı coğrafyaların dezavantajlı ve kırılgan topluluklarının gücü her ne ise zanaati tasarımla birleştirerek bu toplumların kalkınması, özgürleşmesi, sürdürülebilir olabilmesi için araç olmayı hayal ediyor; yaratıcı projeler ve işbirlikleri ile bu hayaline hayat veriyor. Nihai tüketiciyle buluşturulmak üzere atığın dönüştürüldüğü üretimlerinde, fasona ikame olarak, kırılgan topluluklar ile şeffaf ve adil koşullarda çalışıyor, sürdürülebilir gelir modelleri yaratıyor. Tüm proje ve işbirliklerinde; adil ticaret, şeffaflık, insana yakışır çalışma ortamı, toplumsal cinsiyet eşitliği etik ilkelerini merkeze alarak çalışıyor.
Sistemlerin bireyler üzerinde dezavantaj yarattığını bilerek kendi kelime anlamından, köklerinden gelen süper güç, hareketle; kırılgan toplulukların köklerinde var olan güçten ise ilham alarak, doğru sektörde doğru üretim yöntemleriyle döngüsel ekonomi ile çalışıyor. Bu yolda geliştirdiği iş modellerinin yanı sıra, kendi meselelerinde farklı çözüm ortaklarıyla da projeler üretmeye devam ediyor.
“Dünyayı tüketmediğimiz bir yerden uyanışa ve köklenişe önem veriyoruz. Rekabetçi bir yaklaşımdansa işbirlikleri ile dönüşümün tetiklenmesini, ayrıcalıktansa kapsayıcılığı merkeze alıyoruz. Bizim gibi sorgulayan ve sistem dönüşümünü tetikleyen sorumlu markaların ve sorumlu tüketicilerin var olması & çoğalması için sorumluluk alıyoruz. Çözüm odaklı bir tutumla olaylar ve durumlar karşısındaki avantajları fark ederek onları görünür kılmaya, geliştirmeye odaklanıyoruz. Bu esnada adil ticaret, şeffaflık, insana yakışır iş ortamı, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi etiklerden ödün vermiyoruz. Bizimle aynı değerlerde olan veya bu değerlere niyet eden; sistem dönüşümünü tetikleyen yol arkadaşlarıyla bu yolu yürümeye devam etmek istiyoruz.”